Tevbe; acziyet ve hiçliğin îtirâfıyla, Cenâb-ı Hakk’a ilticâdır. Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini celbetmek için de böyle bir kalbî kıvama lüzum vardır. Nitekim bir yağmur duâsına çıkılacağı zaman da acayipler, kimsesizler, mâsum çocuklar, hattâ hayvanlar dahi götürülür, daha önceki kıyafetlere bürünerek, tevâzu, acziyet ve hiçlik hâlinde Cenâb-ı Hakk’a ilticâ edilir.
Tevbe-istiğfar; kulun kendisindeki varlık, benlik ve enâniyet duygularını bertaraf ederek; “Aman yâ Rabbi! Ben âcizim, Sen kâdirsin, acıma sahibisin! Ben ise Senʼin rahmet ve mağfiretine yoksul, hakir bir kulunum. Lûtf u kereminle rahmetini benim üzerimde tecellî ettir.” diyebilmesidir. Bu niyâzını da yalnız güya vazgeçmeyip sâlih amellerle fiilen patent ettirmesidir.
Cenâb-ı Hak çok bağışlayıcıdır, bağışlamayı da beğenir. Fakat bağışlamaya vesîle olacak bir tevbe için;
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları
Akşam Ezanı