Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle emrediyorlar:
“Nice oruç yakalayanlar var ki, aç kalmaktan başka bir hasılatları yoktur.
Ve yeniden nice namaz kılanlar var ki, bitkinlikten başka namazından elde ettiği bir şey yoktur.” İbn-i Mâce, Sıyâm, 21
Orucu gıybetle yaralamamak lazım.
Asr-ı saâdette iki kadın oruç tutuyorlardı.
Öğle üzeri bir birey;
“–Yâ Rasûlâllah! Şurada iki kadın var, oruç yakalıyorlar. Neredeyse susuzluktan can verecekler. İzin emrederseniz oruçlarını bozsunlar.” dedi.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ondan surat çevirdi, yanıt vermedi. Gelen birey;
“–Yâ Nebiyyallah! Vallâhi neredeyse can verecekler.” dedi.
Efendimiz;
“–Çağır onları!” buyurdu. Kadınlar geldiler. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir kap istedi. Kadınlardan birine vererek;
“–İçindekileri çıkar!” dedi.
Kadın kabın yarısını dolduracak biçimde kan, cerâhat ve et kustu. Değişiğine de aynı biçimde emir emredince o da kabı dolduruncaya kadar kan ve taze et çıkardı.
Bunun üzerine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;
“–Bunlar Allâh’ın helâl kıldığı şeylerden kendilerini yakaladılar, onlara karşı oruçlu oldular, haram kıldığı şeylerle de oruçlarını açtılar. Biri öbürünün yanına oturup insanların etlerini yemeye gıybet etmeye başladılar.” buyurdu. Ahmed, V, 431; Heysemî, III, 171
Akşam Ezanı