Tevbe sûresi, son iki âyet hariç Medine yarıyılında, Peygamber s.a.s. Efendimiz’in irtihaline yakın bir zamanda inmiştir.
Sûre, ismini Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi ismi de verilmiştir.
Tevbe sûresi, başında besmele olmayan tek sûredir. Sûrenin başına besmelenin yazılmamış oluşunu bazı alimler, onun bir evvelki sûrenin devamı mahiyetinde oluşu ile açıklamışlardır. Sûrede başlıca, yaptıkları antlaşmalara bağlı kalmayan düşmanlarla ilişkilerin kesilmesi, antlaşmalara bağlı kalanlara karşı ise antlaşmalara bağlı kalınmasının lüzumluluğu; Tebük seferine hazırlık, Tebük seferi öncesi ve dönüşü sırasında münafıkların sergilediği iki suratlı tutum, ehl-i kitapla ilişkiler, cizye ve zekât kararları, çölde yaşayan Arapların Kur’an direktifi karşısındaki davranışları, Kur’an’ın Müslümanlar üzerinde oluşturduğu tesir ve Hz. Peygamber’in s.a.s. Müslümanlar ismine dinlediği kaygı söz konusu edilmektedir.
Kaynak: Diyanet
Akşam Ezanı