Boşa gitmek, fâsit olmak, kararı düşmek, işsiz kalmak, cesur olmak, bir şeyi bozmak, saçmalamak anlamlarındaki “b.t.l.” kökünden türeyen “bâtıl” sözcüğü; hakikatliği olmayan, yok olan demektir. “Hak” kavramının tersidir. Din dilinde var gibi görünen ancak varlığı olmayan, gerçeği bulunmayan, boş, esassız ve gerçek değil şeylere denir. Çoğulu, ebâtıl’dır. Bâtıl sözcüğü Kur’ân’da yirmi altı âyette geçmiş ve palavra Âl-i İmrân, 3/71, put Lokmân, 31/30, şirk Bakara, 2/42, haram, haksızlık, cefa Bakara, 2/188 boş, verimsiz Âl-i İmrân, 3/191 ve boşa gitmek Hûd, 11/16 anlamlarında kullanılmıştır.

Kur’ân’a göre; tevhid inancına uymayan her türlü inanç, Allah’tan başka tapılan ve dilenilen her şey Hac, 22/62; Lokmân, 31/30; kumar, hırsızlık, rüşvet, palavra, şike vb. yollarla elde edilen bütün hasılatlar Nisâ, 4/29 bâtıl’dır.

Fıkıh ıstılahında ise, rükünleri ve koşulları tamamen veya kısmen beceriksiz olan ibadetler ile lüzumlu koşulları taşımayan akitler batıl yok, geçersiz kabul edilmiştir. Batıl olan akit, rastgele bir hukukî netice doğurmaz. bk. Butlan

Akşam Ezanı

Kategori: