Bayrak, “bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak” demektir.

Bayrak sözlükte, “üzerinde bir millet, topluluk veya kuruluşu temsil eden belirli resim, renk ve semboller bulunan, dikdörtgen biçimindeki kumaş veya kâğıt, alem” anlamlarına gelir.

Dîvânü lugāti’t-Türk’te I, 387 batrak şeklinde yazılan bayrak kelimesi “savaşlarda kullanılan ve ucuna bir ipek parçası takılan mızrak” stilinde açıklanmaktadır.

Kelime Farsça’ya, Arapça’ya, Kafkas ve Balkan dillerine de geçmiştir.

Bayrak;

İslâmiyet’deri evvel de bayrak kullanan Arap kabilelerinde bu âdet Hz. Peygamber ve ilk halifeler devrinden başlayarak daha da kuvvetlenmiştir.

Hz. Peygamber’in s.a.s. ilk kez hicret sırasında Medine’ye girerken bayrak livâ kullandığı bilinmektedir. Rivayet edildiğine göre hicret kafilesi Medine’ye yanaştığında Büreyde b. Husayb el-Eslemî Resûlullah’a s.a.s., “Medine’ye yanında bir livâ olmadan girme” demiş ve sarığını çözerek bir mızrağa bağlayıp kafilenin önünde yürüyerek Medine’ye girmişti. Ebü’ş-Şeyh, s. 212

“Bayrak kaldırmak”, cenge hazırlanmak ve isyan mânasına geldiği gibi beyaz bayrak da teslim alâmeti olarak kullanılmaya başlandı.

Türkler, Karahanlılar, Tolunoğulları, Gazneliler, Selçuklular, Eyyübiler, Harzemşahlar, Celayirliler, Akkoyun ve Karakoyunlular, Timurlular, Memlükler, Osmanlılar vs. İslâmiyet’i kabul ettikten sonra çeşitli renk ve şekillerde bayraklar kullanmaya başladılar.

20. asır başlarında Osmanlı padişahına, şehzadelere, amiral ile Mekteb-i Bahriyye’ye ait sancak ve bayraklar İÜ Ktp., Albüm, nr. 90709

Kuruluşunda Kayı tamgasını kullanan Osmanlılar üzerinde hilâl ve yıldız işareti bulunan kırmızı al sancağı millî bayrak olarak kullandı. Bu bayrak Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kaldı.

En muteber görüş, hilalin yani ayın “İslamiyet’i” ve yıldızın “Türklüğü”, kırmızı rengin ise toprağa karışan “şehit kanlarını” temsil ettiğidir.

Din, vatan, bayrak ve milletin korunması, ancak fedâkâr bir gençliğin yetişmesine bağlıdır. Mûsâ Topbaş

***

Mızıka çalındı düğün mü syeminin / Al beyaz bayrağı gelin mi syeminin / Yemen’e gideni gelir mi syeminin Türkü

***

Bu gibi cümbüş yerleri yetmiş iki milletin bin renkli bayraklarıyle donanır. Ahmed Midhat Efendi

***

Bayrakları bayrak yapan üstündeki aldat / Toprak şayet bahtında can veren varsa vatandır. Mithat Cemal Kuntay

****

Destanı öksüz, sükutu derin bilinmeyen askerin; / Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye / Uyuduğu toprak belli, / Yakaladığı bayrak belli, / Kim demiş bilinmeyen asker diye? Arif Nihat Asya

Akşam Ezanı

Kategori: