Belâ lügatte “sınamak, denemek; yıpranmak; musibet, darlık ve kasvet” anlamına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de de tam bu anlamlarda kullanıldığını görmekteyiz. Firavun’un İsrailoğulları’na reva gördüğü vahim eziyetler “büyük bir sınav belâün azim” Bakara, 2/49; Â’raf, 7/141; İbrâhim, 14/6 ve “keskin bir sınav belâün mübin” Duhân, 44/33 diye nitelendirilmiştir. Hz. İbrâhim’in oğlu İsmail’i kurban etme teşebbüsü de “keskin bir sınav” sayılmıştır Sâffât, 37/106. Kulun sınandığı sınavdan zaferle çıkmasına da “hoş bir sınav belâün hasen” denilmiştir Enfâl, 8/17. Allah’ın fobi ve kıtlık vermesi, can, mülk ve meyveleri azaltması da birer belâ sınama dır Bakara, 2/155. Dünya, kimin daha hoş iş yaptığının anlaşılacağı bir belâ sınama yeridir, vefat da hayat da bunun için yaratılmıştır Mal, 67/2. Peygamberler de dahil olmak üzere Allah herkesi bir belâ ile sınamaktadır. Belânın en şiddetlisine uğrayanlar evvel Peygamberler, sonra da mânevi bakımdan onlara en yakın olanlardır Buhârî, Merdâ, 3; Tirmizî, Zühd, 56; İbn Mâce, Fiten, 23; Dârimî, Rekâik, 67. Bir kimsenin hakikat kişiliği sınanması halinde muhakkak olur. Büyük belâlara büyük insanlar direnebilir. Elde edilecek olan sevabın büyüklüğü sabredilen belânın büyüklüğüne göredir. Belâya uğrama günahlardan temizlemeye ve mânen yükselmeye vesile olur. Bununla beraber belâ istenmemeli, Allah’tan âfiyet yalvarmalıdır. Hz. Peygamber de “katlanılamayacak belâlardan” Allah’a sığınmıştır Tirmizî, Zühd, 56; Deavat, 91; Buhârî, Deavat, 23; İbn Mâce, Fiten, 23, 31; el-Muvatta, Ayn, 8; Müsned, VI/157.

Akşam Ezanı

Kategori: