Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den r.a. söylenti edildiğine göre Nebî s.a.s. şöyle emretti:

“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” Tirmizî, Savm 82

Hadis-i Şerifte farz veya nâfile oruç yakalayan bir kimseyi iftar ettiren insanın, o oruçlu birey kadar sevap kazanacağı müjdelenmektedir. Ayrıca bunun, oruçlunun sevabına ortak olmak anlamına gelmediği, oruçlunun sevabından hiçbir şeyin noksanlaşmayacağı da ifade edilmektedir.

Öte yandan iftar ettirmek  deyince kesinlikle oruçluyu iyice doyurmak da anlaşılmamalıdır.

Nitekim -İbni Huzeyme’nin Sahih’indeki III, 192 – 193 bir başka dedikodudan bildiğimize göre- sahâbîler, herkesin bir oruçluyu doyuracak kadar imkân bulamayacağını Hz. Peygamber’e s.a.s. arzetmişler, bunun üzerine Efendimiz s.a.s., “Allah Teâlâ, bu sevabı, oruçluyu bir hurma veya bir yudum su yahut bir içim süt ile  iftar ettirene de verir” emretmiştir. O halde sırf bir oruçluyu iftar ettirmek gayesiyle  ve elde ne varsa onunla iftar ettirmek, oruçlu kadar  sevap kazanmak için yeterli olmaktadır. Bu işte lükse, israfa ve hele gösterişe ve reklama kaçmanın hiçbir anlamı yoktur. Öylesi tavırların vebalinden korkulur.

Kaynak: Riyazüs Salihîn, Erkam Yayınları

Akşam Ezanı