Ülkemizde evvelki senelerde isteğe bağlı olarak kuruluş edilen fertsel emeklilik uygulaması, 2017 seneyi başından itibaren, 45 yaş altındaki çalışanların tamamı için lüzumlu hale getirilmiştir. Bu yeni tertip etmeye göre patron, çalışanını Hazine Müsteşarlığı’nca uygun görülen bir firmanın sunacağı emeklilik tasarısına dâhil edecek ve hasılatının emin bir yüzdesini, fertsel emeklilik sistemine aktaracaktır. Sistemin emeli ülkede tasarrufu teşvik etmek ve çalışanların emeklilik yarıyılında refahlarının çoğalmasını sağlamaktır. Çalışanı otomatik olarak sisteme katan bu kanunî tertip etme ayrıca, bireylere sistemden çıkma hakkı da tanımaktadır.
Dini açıdan devletin yurttaşlarına müteveccih tasarrufu, onların çıkarları güzergahında olmalıdır. Bu kural “Raiyye, başka bir deyişle tebe’a üzerine tasarruf maslahata menuttur.” Mecelle md. 59 biçiminde bir genel prensibe de bağlanmıştır. Buna göre devlet, yurttaşlarının ya da ülkenin çıkarlarını koruyarak böyle bir uygulama yapabilir.
Lüzumlu olsun isteğe bağlı olsun emeklilik sistemine dâhil olanlara devlet kendiliğinden emin oranlarda katkı yapabilir.
Fertsel emeklilik sisteminin dinî açıdan en ehemmiyetli ve duyarlı noktası, birikimlerin nerede ve hangi koşullarda değerlendirileceğidir. Hasılatın helal olması, bunun kaynağının ve usulünün dinen hukuki olmasına bağlıdır. Bu nedenle patronun, birikimlerin değerlendirilmesi hususunda İslam’ın haram saydığı alan ve operasyonlardan uzak durması gerekir.
Çalışanların, birikimlerinin kendi inanç ve kıymetlerine göre işletilmesini beklemeleri natürel haklarıdır. Bu bağlamda dini duyarlılığa sahip çalışanlar, birikimlerinin hukuki alanda değerlendirilmesini arz etmelidirler.
Şu halde fertsel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, birikimlerin dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi vaziyetinde caizdir; aksi halde ise caiz değildir.
Kaynak: Diyanet Fetva Kurulu
Akşam Ezanı