Hazret-i Mevlânâ ne hoş ifade eder:

“İçinde bulunduğumuz cihan, sınırlı ve fânîdir. Aslolan, ebedî ve ebedi âhiret yurdudur. Usunu başına topla da bu cihânın soluk nakışlarını, bozulacak olan biçimlerini ve eriyecek olan sûretlerini ebedî kâinata karşı kalbinde bir perde hâline getirme!”

“Her ne kadar bu dünya, senin nazarında çok büyük ve nihayetsiz ise de bilesin ki, ilâhî kudret karşısında o, bir zerre dahi değildir. Gözünü aç da bir bak; bir zelzele, bir fırtına, bir su baskın felâketi, dünyayı ve içindekileri ne hâle getiriyor!”

Demek ki;

Bunca uyarı ve sınava karşın gaflete kapılıp tekerrür tekerrür dünyaya rağbet eden nefis, dünyada hiç âfet ve kasvet yaşamasaydı daha ne kadar azgın ve taşkın olurdu.

Birçok depremzede; saniyeler içinde yok olan miraslarının hiçliğini, kendilerine uzatılan mikrofonlara samimiyetle itiraf ettiler.

MADDÎ TARAF DA MÂNEVÎ

Elbette mü’minler, başlarına gelen hâdiselerden maddî dersler ve paylar da alırlar.

Kul olarak; gelmesi mümkün âfetler husûsunda, elbette îcâb eden ihtiyatları alıp Allâh’a tevekkül etmekle mükellefiz.

En başta mü’min yaptığı işi sağlam ve düzgün yapar. Rastgele bir işin mes’ûlü; üstlendiği işi, söz verdiği gibi yapmadığı takdirde uhrevî vebal altında kalır. Emânete hıyânet etmiş olur.

Aslında işin bu maddî önlem tarafında dahî mânevî dersler vardır. İnsanlar işlerini; «Kimse görmese de Allah görüyor.» şuuruyla yapmadıkları için, «yapı teftişi» îcat edildi. Fakat sonra «teftişçiyi de murâkabe etmek» lüzumu doğdu. Sonra onu tayin eden şahsı…

Başka Bir Deyişle vicdanlarda ve vicdanlarda mânevî mes’ûliyet hissi olmadıkça, dünyevî ihtiyatlar dâimâ mahdut ve sonuçsuz kaldı.

İnsanların, zelzele gibi zamanı evvelden öğrenilemeyen âfetlere bakışı, tıpkı aymaz insanların vefat ve kıyâmete bakışlarına benziyor.

İhtiyatları savsaklayan; «Bir şey olmaz!» diyerek binasından sütun kesen aymaz insanın hâli, dîninin direği olan namazını önemsememe eden aymazın hâli gibi değil midir? Biri dünyasını öbürü âhiretini harâbeye çevirmektedir.

Maddî önlem bahsinde şunu da unutmayacağız ki; önlem, takdîre karşın bir sonuç veremez.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Mecmuası, Sene: 2023 Ay: Nisan, Sayı: 218

Akşam Ezanı