Lügatte “boşa gitme, heder ve heba olma” anlamına gelen butlan, fıkıh literatüründe, akdin unsurlarının bulunmaması veya kurulma koşullarının yetersiz olması sebebiyle, akdin kararsız olmasına denir. Bu vaziyette akit sanki hiç doğmamış, keenlem yekündür. Butlan, akit serbestisinin hudutlarının aşılmasının en şiddetli müeyyidesidir.

Butlan müeyyidesine duçar olan akide bâtıl akit denir.

Batıl akit şeklen mevcut olmakla birlikte hukuken yoktur ve rastgele bir hukukî netice doğurmaz. Mesela, leşin satışı batıl bir akittir. Batıl akide istinaden, taraflar rızalarıyla bir edada bulunmuşlarsa, bu kararsız olup geri almaları gerekir. Bir hukukî harekâtın butlanı, ona dahil olan veya ona istinaden yapılan şeylerin de batıl olmasını gerektirir. Mesela; alışverişin butlanı halinde, akitte ileri sürülen koşullar, ödeme, kabız, bu nedenle yapılan ikrar ve ibra da geçersiz olur.

Batıl akitler, hukukî açıdan mevcut olmadıklarından hukukî bir netice doğurmasalar da, icra edilmiş harekâtlarda fiilî bir gidişat olarak bazı istisnaî neticelerin doğduğu kabul edilmiştir. Bu ayrıcalıklardan biri nikâhta kendini gösterir. Batıl nikâh akdinde, zifaf alana gelmişse, nikâh kuşkusuyla birleşme olduğundan dolayı zina cezası uygulanmaz, bu birleşmeden doğan çocuğun nesebi sabit olur, kadın iddet bekler ve mehre hak kazanır.

Batıl akdin ikinci imtiyazı ise, batıl satış akdinde, mülk teslim alındıktan sonra zayi olması halinde mislini veya değerini tazmîn etmesi gerekir.

Akşam Ezanı

Kategori: