Cahiliye, özel olarak Araplar’ın İslâm’dan evvelki dinî ve sosyal hayat telakkilerini, genel olarak da şahısların ve cemiyetlerin günah ve başkaldırılarını ifade eden bir terimdir.
Cahiliye hakkında, Kur’an’da geçen ayet-i kerimeler…
Mü’minler, düşman ordularını karşılarında görünce korkmayıp: “İşte bu, Allah ve Rasûlü’nün bize haber verdiği şeydir. Allah ve Rasûlü verdikleri her haberde elbette doğruyu söyler” dediler. Bu vaziyet onların yalnızca iman ve teslîmiyetlerini artırdı. Ahzâb / 22. Ayet
***
Sonra Allah, bu efkârın ardından size bir güven duygusu indirdi: tatlı bir uyuklama hâli ki içinizden en içten olanları bürüyordu. Bu arada bir kısmı da canlarının tasasına düşmüş, Allah hakkında câhiliyeye ait reel dışı zanlar besliyor ve: “Savaşa çıkma husûsunda bizim fikrimizi mi sordular?” diyorlardı. Sen de onlara: “Tam karar ve yetki tamâmen Allah’a âittir” de. Onlar, hakikatinde sana açıklayamadıklarını içlerini saklıyor ve kendi aralarında: “Bizim fikrimiz sorulsa ve seçim hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı. Onlara de ki: “Siz konutlarınızda dahi bulunsaydınız, haklarında vefat takdir edilmiş olanlar, düşüp can verecekleri yerlere bir nedenle kesinlikle çıkıp gideceklerdi.” Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti sınamak, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden arınmak için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en saklı duyguları bile öğrenir. Âl-i İmrân / 154. Ayet
***
Yoksa onlar, kararını mı arzu ediyorlar? Oysa aslı kesin olarak bilen bir cemiyet için, Allah’tan daha hoş karar veren başka kim olabilir? Mâide / 50. Ayet
***
Dışarı çıkmanızı gerektiren zarurî bir neden olmadıkça konutlarınızda mütevazilikle oturun. Zoraki bir iş için çıkmanız gerektiğinde ise, daha önceki câhiliye devri bayanlarının yaptığı gibi, ziynetlerinizi ve câzibenizi dışarı vurarak çıkmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin. Ey Peygamber’in iftiharlı hâne ulusu! Allah bu emirleriyle sizden her türlü lekeyi gidermek ve sizi pak kılmak istiyor. Ahzâb / 33. Ayet
***
O zaman inkâr edenler gönüllerinde o taassubu; o câhiliye taassup ve onurunu tutuştururken, Allah da Peygamberi’nin ve mü’minlerin üzerine sekînetini, huzur ve itminân duygusunu indirdi ve onların takvâ lafına tutunmalarını kısmet etti. Zâten onlar buna pek lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkiyle bilendir. Fetih / 26. Ayet
Kaynak: kuranvemeali.com
Akşam Ezanı