Tam Müslümanlar kardeştir. İblisin, ateşten yaratıldığını, dolayısıyla topraktan yaratılmış olan Âdem aleyhisselam’dan üstün olduğunu iddiâ etmesiyle başlayan ırkçılık ise İslâmʼda kesin olarak yasaktır. Vedâ Hutbesi, bunun şâheser bir vesîkasıdır.
Dînî duyguların zayıflayıp cehâletin ortalığı kapladığı zamanlarda ise ne yazık ki ırk asabiyeti, din asabiyetinin önüne geçebiliyor. Irkçılığın yegâne freni, İslâm’dır. İslâm, tam mı’minleri -ırk ayrımı korumaksızın- kardeş îlân etmiştir. Temel kardeşlik de îman kardeşliğidir, gönül kardeşliğidir. Bu kardeşlik yoksa, biyolojik kardeşliğin de bir yararı yoktur.
Nitekim Hazret-i Âdem aleyhisselam’in iki oğlu Hâbil ile Kābil de biyolojik bakımdan kardeş idiler. Fakat kalp dünyaları çok değişikti. Kābil, nefsânî ihtiraslar ve kıskançlığa kapılarak kâtil oldu. Hâbil ise haksız yere bir cana kıymaktansa mazlûmen maktul olmayı seçim eden bir fazîlet kahramanı oldu.
Âyet-i kerîmede emredilir:
“Hep beraber Allâh’ın ipine İslâm’a sımsıkı yapışın; ayrılınmayın. Allâh’ın size olan nîmetini anımsayın: Hani siz birbirinize düşman bireyler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nîmeti sâyesinde kardeşler olmuştunuz…” Âl-i İmrân, 103
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları
Akşam Ezanı