Kuran’da geçen bir ifade olan emvat, ölüler demektir.

“Neşeye tekfurûne biAllâhi vekuntum emvâten feahyâkums śumme yumîtukum śumme yuhyîkum śumme ileyhi turce’ûne” -Bakara, 2/28

“Ölü idiniz sizleri diriltti, sonra öldürecek sonra tekerrür diriltecek ve sonunda O’na döneceksiniz; öyleyken Allah’ı nasıl inkar edersiniz?” . – Bakara, 2/28

Âyet-i kerîmede, kullarına olan büyük ikramlarına karşın Allah’ı inkâr etmenin; O’nun varlığı, birliği ve azametini görmezden gelmenin nasıl olası olabileceği soruluyor. Kur’an’ın burada hitabını, “Siz!” diyerek aniden bizlere çevirmesinde son derece parlak ve hayranlık uyandıran bir belagat, yücelik, ilmîlik ve gerçeklik bulunmaktadır. Bu bakımdan küfür ve nankörlüğü iftiramak ve insanları ondan uzak yakalamak için “Allah’ı nasıl inkâr edebiliyorsunuz” sualindeki tesirin şiddeti fevkalade büyüktür. Bundan maksat sormak değil, böylelerini susturmak ve fırça atmaktır. Zira nimetin büyüklüğü, bu nimeti verene isyanın da büyük olmasını gerektirir. Hayır, hayır! Allah’ı asla inkâr edemezsiniz. Zira:

Başlangıçta hepiniz ölü haldeydiniz, hayatınız yoktu. O zaman şahsınıza ait hiçbir şeyiniz yoktu. İlk olarak bir toprak ve nihayet babanızın belinde bir nutfe olduğunuzu anımsayın. Böyle iken Allah sizi diriltti, size bir hayat verdi. Nefes alıp verir, besinlenir, ürer, dinler, düşünür, ister, istediği yere gider, istediği işi yapar, çevresindeki vakalara fizikî ve ruhî kuvvetleriyle direnir, karşı koyar, etli, canlı, uslu, fikirli birer insan yaptı. Bunları yapan varlık kim ise, işte Allah odur. O halde bu hayatı size bahşeden Allah Teâlâ’yı asla inkâr edemezsiniz, etmemelisiniz.

Sonra sizi öldürecek, sonra tekerrür diriltecek. Unutmayın ki, Allah’ın size ikram ettiği hayat nimeti, ömür ebedi değildir. Geçici ve kısa bir müddettir. Bahar bulutu ve yaz yağmuru halinde geçip gitmekte, bitip tükenmektedir. O, sadece imtihan olmak için verilmiş bir süredir. Ona fazla bel bağlamaya gelmez. Zira Allah bundan sonra sizi yine öldürecektir. İlâhî kanun böyle işlemektedir ve vefattan kurtuluş hiç kimse için olası değildir. Fakat iş bununla da bitmemektedir. Daha ötesinde ciddi safhalar bulunmaktadır. O sizi öldürdükten sonra tekerrür diriltecektir. Can Verdikten sonra dirilme haktır. Buradaki “sonra sizi diriltir” ifadesi hem kabir hayatı hem de kıyametten sonra dirilme ile de tefsir edilebilir.

Nihayet Allah’a döndürüleceksiniz. Âyetin bu kısmı insanın yol güzergâhındaki son safhayı haber verir. Yaratılan herkes nihâyetinde Allah’a döndürülecektir. Dünya hayatında ne yaptı ve nasıl yaşadı ise ona göre tartıdan geçecek, mükâfat veya cezasına kavuşacaktır. “Artık kim zerre ağırlığınca bir iyilik yapmışsa, onu görür. Kim de zerre kadar bir makûsluk yapmışsa, onu görür” Zilzâl 99/7-8 sırrı ortaya çıkacaktır. Cehennemlikler, “Vahlar, yazıklar olsun bize!” Yâsîn 36/52 diye pişmanlık çığlıkları atarken, cennet ve rıdvan ehli: “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun!” Zümer 39/75 diyecektir.

Âyet-i kerîmede şu işaretler vardır: Siz bizi gereği gibi tanımamanız ve bilmemeniz sebebiyle mânen ölü idiniz, Allah sizi mârifetiyle ihyâ etti. Sonra sizi öldürecek yani dünya ilgilerinden uzaklaştıracak ve rahmetiyle kalbinizi nefsinizin esaretinden kurtararak sizi tekerrür diriltecek. Hakkı icra edip şeriat ahkâmını gözetmek sûretiyle de O’na vâsıl olacaksınız. Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, I, 32

Kaynak: Prof. Dr. Ömer Çelik Tefsiri

Akşam Ezanı

Kategori: