“Fe-eyne teżhebûn” Tekvir suresi 26. ayette geçmektedir.
فَاَيْنَ تَذْهَبُونَۜ
Anlamı: “Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?”
Her ne kadar, inanmayan müşrikler Hz. Muhammed s.a.s.’e çılgın, mecnun, cinlerin tasallutuna uğramış, usunu kaybetmiş deseler de, azıcık dikkatlice bakıp düşündüklerinde onun kesinlikle çılgın olmadığını göreceklerdir. Zira o, onların dostudur. Senelerce birlikte yaşamışlardır. Onun içlerinde en uslu, dürüst ve ahlâklı insan olduğuna suratlarca kere şâhit olmuşlardır. O, gerçekten peygamberdir. Öyle ki, kendine vahyi getiren Cebrâil a.s.’ı aslî suretiyle iki kere görmüştür. Birinci kere ilk vahiy geldiğinde Hıra’da, ikincisinde ise Mirac gecesinde görmüştür. bk. Necm 53/13 İfâ ettiği görev hayali bir şeye değil, bizzat gözleriyle gördüğü bir gerçeğe sabretmektedir. O Peygamber, gayb konusunda ne suçlanan, ne de pinti davranan biridir. Burada kullanılan kelime, ظ zı harfiyle ظَن۪ينٌ zanîn okunursa “suçlanan, sanık”; ض dat harfiyle ضَن۪ينٌ danîn diye okunursa “pinti” anlamına kazanç. Birinci anlama göre o peygamber gayb hakkında söylediklerinden dolayı suçlanamaz, söyledikleri doğrudur, yalan değildir. Çünkü doğruluk onun vasfıdır. Allah ismine palavra söylemesi asla olası değildir. İkinci anlama göre o gayb hakkında pinti değildir, gaybden aldıklarını saklamaz, söyler. Çünkü cömertlik onun vasfıdır. Rabbi ona neyi vahyederse onu hiç eksiltmeden, bekletmeden ve rastgele bir fiyat arz etmeden bildiri eder. Oysa müşriklerin Peygamberimiz s.a.s.’i benzetmeye kalkıştıkları kâhinler ve sihirbazlar, fiyat almadan ne sihir yapar ne de bilgi verirlerdi. Verdikleri bilgiler de palavra ve kuşkularla dolu olurdu. Öbür taraftan Kur’an iblis sözü de değildir. Zira iblisler böyle bir sözü söylemeye ve getirmeye muktedir değillerdir. Yapıları ve tînetleri buna terstir. bk. Şuarâ 26/210-212
Kaynak: kuranvemeali.com
Akşam Ezanı