İntisâb bir kontrattır. Bu kontrat sırasında şeyh, ıslâh işini üstlenir; zira o, irşâda memurdur. Mürîd de kendi salâhı için ittibâa söz verir. Tevbe ve iyi amellere devam lafı, reelinde Allah’a verilmiş bir laftır. Ancak insan gafleti suratından bu lafları zaman zaman unutur. Mürşid bu yolda sâdece mürîdin lafını tâkip edecek ve ona bu lafı anımsatacak bir müzekkir/uyarıcı konumundadır.

Aralarında minik detaylar bulunmakla birlikte tam tarîkatlarda intisâb gâye ve yapılış îtibâriyle hemen hemen birbirinin aynıdır. Tarîkata girmek isteyen kimse evvel kendi meşrebine uygun bir yol seçer, gönlünün ısındığı şeyhe müracaat etir. Şeyh müracaat etenin ehil olup olmadığına bakar ve uygunsa intisâb asıllaşır. İntisâb îcâb ve kabûl ile; yâni iki taraftan birinin koşullar koşması, değişiğinin de kabûl etmesiyle olur. Bu nedenle tek taraflı yapılan bir uyuşmanın kararı olmadığı için sâdece belge ya da cd’leri kabûl ile intisâb asıllaşmaz.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Sualde Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

Akşam Ezanı