Lügatte “tutuklamak, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki akf kökünden türeyen i‘tikâf, bu mânaları yanında şahsın kendisini sıradan tutumlardan uzak yakalamasını, fıkıh terimi olarak da iman emeliyle ve emin bir biçimde camide kalmasını ifade eder.
İtikâf, bir mescitte iman gayesiyle ve emin kaidelere uyarak inzivaya çekilmek demektir.
Hadis kaynakları Hz. Peygamber’in -sallallahu aleyhi ve sellem- Medine’ye hicretten sonra her sene Ramazan’ın son on gününde itikâfa çekildiğini, hanımlarının da genelde Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber itikâf yaptığını nakleder. Buhârî, “İ‘tikâf”, 3; Müslim, “Hayz”, 6; Tirmizî, “Savm”, 80
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin Ramazan’ın son on gününde daha fazla iman ettiği öğrenilmektedir. Ayşe vâlidemizin belirttiğine göre Resûl-i Ekrem Ramazan’ın son on gününe girildiğinde tam geceyi ihya eder; ailesini uyandırır ve bayanlardan ayrı kalırdı.
Hz. Peygamber’in -sallallahu aleyhi ve sellem- bu tatbikatından hareketle âlimler, oruçlunun özellikle Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmesini müstehap kabul etmişlerdir. Hatta Hanefîler, Hz. Peygamber’in -sallallahu aleyhi ve sellem- bunu sürekli yapmış olmasından hareketle itikâfı kifâî kalitede müekked sünnet saymıştır. İtikâf bir iman nevi olduğundan itikâfa girenin mükellef olması, itikâfa bir mescitte girmesi ve maksat etmesi gerekli görülür. Bayanlar konutlarının bir odasında itikâfa girerler.
İtikâfa girmek nefsi yasaklardan gözetmede daha tesirli bir yöntem olduğu gibi, Ramazan’ın son on gününde olması hipotez edilen Kadir gecesine tesadüfme imkânı ve umudunu da çoğaldırır. İtikâf, insanı dünyevî uğraşılardan uzaklaştırıp daha fazla imana vesile olması yanında, genel anlamda yaşamın anlamı üzerinde tefekkür etme imkânı da sağlar. İnsanların zaman zaman böyle derin tefekküre lüzumu vardır. İtikâf bu tefekkürü reelleştirmek için bir fırsat olarak kullanılabilir.
İtikâf yapmak isteyen birey, itikâf gayesiyle mescit veya mescit kararındaki bir yerde kalmaya başlayarak itikâfa girmiş olur. Müddetini namaz, Kur’ân tilâveti, dua, zikir ve tefekkür gibi iman ve taatlerle veya dinî bilgi ve kültürünü artıracak sohbet ve okumalarla değerlendirir. Natürel lüzumlarını gidermek için mescidi meşgul etmeyecek ve lekelemeyecek şeyleri mescide getirebilir. Mescitte yer, kapsa ve orada istirahat eder. Mescidin içinde giderilmesi muhtemel olmayan zarurî ve natürel lüzumları için dışarı çıkabilir.
Ancak gereksinimini giderdikten sonra hemen itikâf mahalline geri döner. Nafile itikâflar dışarıya çıkmakla bozulmaz. Ancak vacip itikâflar, lüzumlu gereksinimler dışında itikâf mahallinin terk edilmesiyle bozulur. Seçim edilen görüşe göre, itikâfın asgarî süresi için bir hudut konmamıştır. Bu bakımdan bir mescidi ziyaret eden birey, bu ziyaret müddetinde dahi itikâfa maksat edebilir.
Kaynak: İslam İlmihali 1, TDV Yayınları
Akşam Ezanı