Türkiye’de tarlanın ekilmesi için başkasına verilmesi mevzusunda iki değişik uygulama vardır. Bunlardan birisi, tarlanın belli bir bedel karşılığında kiraya verilmesidir. Bu uygulamada tarla sahibi belli bir fiyat alır, çıkan mahsulden hiçbir şey almaz. Diğer uygulama ise tarlanın, ortaklık şeklinde verilmesidir. Bu uygulamaya bazı bölgelerimizde yarıcılık da denilmektedir. Bu uygulamada tarla sahibi belli bir fiyat almamakta, çıkan mahsul, tarla sahibi ile yarıcı arasında uyuştukları oranda bölüşülmektedir.
Kiraya verilen tarlanın öşrü, Hanefî mezhebinden İmam Ebu Yusuf ve Muhammed’in de içinde bulunduğu çoğunluğun görüşüne göre kiracıya aittir. Zira öşür, tarlanın değil, çıkan ürünşan hakkıdır. Çıkan ürünşan da tamamını kiracı aldığına göre öşrü vermek de ona düşer. Tarlayı eken kiracı, gübre, ilaç gibi ekstra giderlerle birlikte kira giderini çıkardıktan sonra, geriye kalan ürün nisap miktarına beş vesk / ürünşana göre 653-1000 kilogram. arası, mesela buğdayda 653 kilogram. erişirse çıkan mahsulün öşrünü verir. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 276-277; Karadâvî, Fıkhu’z-zekât, I, 400, 402
Yarıcılığa verilen tarlanın öşrünü de tarla sahibi ve kiralayan hisseleri oranında verirler. Her biri, hissesine düşen ürünşan, -nisap miktarını aşması gidişatında- öşrünü verir. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 278; Karadâvî, Fıkhu’z-zekât, I, 398-399
İyilikte bulunma, sıla-i rahim vb. düşüncelerle tarlanın, akrabalara veya fakir kimselere bedelsiz olarak verilmesi ise dinimizin teşvik ettiği bir tavırdır. Bu şekilde ödünç olarak verilen tarlanın öşrü tarlayı kullanana aittir. Tarla sahibinin herhangi bir mükellefliği yoktur. Karadâvî, Fıkhu’z-zekât, I, 398
Kaynak: Diyanet Fetva Kurulu
Akşam Ezanı