Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizʼin yaşamı, Kurʼân-ı Kerîmʼin canlı bir tefsiridir.
Oʼnun Sünnet-i Seniyyeʼsi, Kurʼân-ı Kerîmʼin en doğru îzah ve şerhidir. Bugün “Kurʼân İslâmʼı” ismi altında Sünnetʼi dışlayanlar, sanki; “Kurʼân-ı Kerîmʼi Allah Rasûlü değil de biz açıklayalım, dînin muhtevâsını O değil biz belirleyelim!” derdinde olan din tahripçileridir. Bu nevî din âlimi kisveli din tahripçilerine karşı bugün son derece dikkatli olmalı; dînimiz üzerinde oynanmak istenen oyunlara fırsat vermemeliyiz.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in yaşamı, Kur’ânʼın fiilî tefsîri mâhiyetindedir. Kur’ân’ın gizem ve hikmetleri, ancak O’nun kalbî dokusundan hisse almakla anlaşılır. O’nun Sünnet’i olmadan, Kitâbullah tefsîr olunamaz…
Kur’ân-ı Kerîm’de pek çok ilâhî emrin yaşama nasıl tatbik edileceği bildirilmemiştir. Onları ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in tatbikâtından öğrenmekteyiz.
Meselâ Kur’ân-ı Kerîm’de “ölü eti” yemenin haram olduğu bildirilmiştir. Bu hususta, canlı tutulduktan sonra kendi kendine can veren balığın müstesnâ olduğunu ve onun yenilebileceğini ise Sünnet’deri öğrenmekteyiz.
Yine Kur’ân’da namaz ibadeti emredilmekte, fakat onun nasıl kılınacağının tafsîlâtı; yani rekât rakamları, içinde okunacak sûre ve duâları, tâdil-i erkânı gibi hususlar, hep Sünnet’deri öğrenilmektedir.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Vedâ Hutbesi’nde:
“Size iki emânet vazgeçiyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç afallamazsınız. Bu emânetler, Allâh’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm ve O’nun Peygamber’inin Sünnet’idir.” emrediyor. Hâkim, I, 171/318; Muvatta, Kader, 3
Yani “size yalnız Kur’ân-ı Kerîm’i emânet vazgeçiyorum, o size yeter” emretmiyor. Zira Kur’ân-ı Kerîm’i, Sünnet-i Seniyye şerh ve îzah ediyor. Dolayısıyla Sünnet olmadan İslâm yaşanamaz.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları
Akşam Ezanı