Cenâb-ı Hak, kullarını hidâyete eriştirmek için onlara us, istem, tefekkür kâbiliyeti gibi birtakım üstün nitelikler lütfetmiş, buna ilâveten bir de aralarından müstesnâ yaratılışlı sâlih insanları peygamber olarak vazîfelendirmiştir. Peygamberler, dâvâlarının hak olduğunu ve sözlerinin doğruluğunu delil etmek için mucizeler gösterirler. Her peygamber, devrinin îcâbına göre bir hayli mucizeler göstermiştir.
Hz. İsa’nın -aleyhisselâm- zamanında en makbûl ilim tıp, en gözde insanlar da doktorlardı. Bundan dolayı Hz. İsa’ya -aleyhisselâm-, doktorları dahi âciz vazgeçen mucizeler verildi: Körleri görür hâle getirmek, ölüleri diriltmek gibi… Hz. Musa -aleyhisselâm- zamanında büyüde çok ileri gidilmişti, ona da illüzyonistleri susturacak mucizeler verildi. Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zamanında ise belâğat, fesâhat, talâkat ve edebiyat son derece revaçta idi. Bu nedenle ona, Kur’ân-ı Kerîm mucizesi lütfedildi.[1]
İnsanı değişik canlılardan ayıran başlıca nitelikler, us ve beyân olduğu için, en son ve en mütekâmil kitap olan Kur’ân’ın i‘câzı da daha çok us ve beyan sahasında tahakkuk etmiştir. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in, kıyâmete kadar devam edecek olan Kur’ân mucizesinin yanında önceki peygamberler gibi zaman ve mekânla kayıtlı pek çok mucizesi de mevcuttur. Bu mucizeler hakkında ciltlerce eser kaleme alınmıştır.[2]
Dipnotlar:
[1] Ankebût, 50-51; Buhârî, İ‘tisam 1, Fedâilü’l-Kur’ân 1; Müslim, Îmân, 279. [2] Misal olarak bkz. Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve 7 cild, Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1985; Ebû Nuaym el-İsfahânî, Delâilü’n-Nübüvve 2 cild, Halep: el-Mektebetü’l-Arabiyye, 1970-1972; Suyûtî, Olağanüstü Yönleriyle Peygamberimiz: el-Hasaisü’l-Kübra 3 cild, terc. Naim Erdoğan, İstanbul: İz Yayınları, 2003.Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Kurtuluş Yolu, Erkam Yayınları
Akşam Ezanı