Osmanlı yarıyılında çocuklara Ramazan’ı hoşlandırmak için bir hayli uygulama yapılırdı. Ramazan geldiğinde bir aile defteri yakalanır, konut ulusunun bu deftere Ramazan’la alakalı düşüncelerini yazmaları istenirdi. İlk kez oruç yakalayan çocuklardan da bunu yazmaları istenirdi. İftar sofraları çocukların dikkatini sürükleyecek biçimde hazırlanırdı. Bazı konutlarda Ramazan’ın ilk günü evin görünür bir köşesine minyatür mahyalar kurulur ve “Güzel geldin Ramazan” yazılırdı.
Osmanlı yarıyılında “çocukları oruca katma oyunları” vardı. Oruç, çocuklara muhtelif oyunlarla alıştırılır ve hoşlandırılırdı. Bu oyunlar ailenin tam bireylerine açlıkla, susuzlukla, yoklukla terbiye olma ve kendilerinden fukara olanların vaziyetini anlama imkânı sağlardı. Osmanlı’da çocuklara orucun hikmetleri anlatılırdı.
Oruç yakalayan çocuklar için ufak ipler kesilirdi. Ramazan ayının sonuna doğru ipler artınca evin büyükannesi ya da dedesi o ipleri birbirine bağlardı. Sonra o ipleri minyatür ziynetli bir sandığa bağlayıp bu sandığı sarih artırmayla çocukların akrabalarına sunarlardı. Bu biçimde sandık satılıyor ve çocukların bayram harçlığı çıkmış olurdu. Çocuklar, ilerleyen yaşlarında sandığı açıp iplere değdiğinde duygulanır ve gelecek Ramazan ayını iple sürüklerlerdi. Osmanlı’da Ramazan oyunları:
Bu reyin cemiyete, taşı dahi sadakaya dönüştüren hayır kavrayışını kazandırmıştı. En çok öğrenilen oyunlardan biriydi. Çocuklar sokak sokak dolaşıp taşlar toplar ve bu taşlarla, özellikle sakat leylekler için konut kurarlardı.
Bu reyin gereksinim sahiplerinin vaziyetini çocuklar daha iyi anlasın diye oynanırdı. Genelde Ramazan ayının başı, ortası ve sonunda olmak üzere üç kere oynanırdı. Oyunda zannedelim ki biz çok muhtacız denilir ve o günlerde iftar sofrasından doymadan kalkılırdı.
Çocuklar için çarşıdan, ziynetli, küçük karton ya da ahşap koliler alınırdı. Ramazan süresince çocuk teşvik edilir ve koliye atmak için para bir araya gelirdi. Pakette bir araya gelen para ile ise tam aile gereksinimi olan kim olduğuna karar verir ve ona verilirdi. Bu sandıklar minyatür bir çeyiz sandığını anımsatırdı.
Bu oyunda semtin en çok takviyeye gereksinimi olan ailesi, çocuklarıyla iftara çağrılırdı. Gelen davetlinin giyimi kuşamı asla yadırganmazdı. Konakta yaşayan, çocuklar başta olmak üzere, herkes gelen davetliye hizmet ederdi.
Kaynak: Yeni Şafak
Akşam Ezanı