Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz 12 Rabîulevvel Pazartesi günü doğup dünyâyı şereflendirmişlerdi. Ve yine bir pazartesi günü Allah tarafından kendilerine nübüvvet vazîfesi verilmişti.

Ebû Katâde Hazretleri şöyle der: Resûlullah’a pazartesi günü oruç yakalamanın fazileti soruldu. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem da şöyle emrettiler:

“O gün, benim doğduğum ve Peygamber olduğum veya bana vahiy geldiği gündür.” Müslim, Sıyâm, 197-198 Yine bir pazartesi sabahı, Medîne’ye girerek yeni kurulan ve kıyâmete kadar devâm edecek olan İslâm devletinin temelini atmışlardı. Ve nihâyet bir pazartesi günü de, âhiret âlemine intikâl ettiler.

İbn-i Abbas’tan radıyallahu anh şöyle rivâyet edilmiştir:

“Hz. Peygamber, pazartesi günü doğdu, pazartesi günü peygamber oldu, pazartesi Mekke’den Medîne’ye hicret etti, pazartesi günü Medîne’ye vardı, pazartesi günü vefât etti. Pazartesi günü Kâbe’de hakemlik yaparak Hacer-i Esved’i yerine koydu. Pazartesi günü Bedir zaferini kazandı. Pazartesi günü «Bugün size dîninizi bitirdim.» el-Mâide, 3 âyeti nâzil oldu.” Ahmed, I, 277; Heysemî, I, 196

O’nun doğumu, peygamberliği, hicreti ve irtihâlinin, ilâhî bir tecellî olarak hep pazartesi günlerine rastlaması, bu günün kudsiyetinin ve ehemmiyetinin bir nişânesidir. Cemâl ve celâl tecellîsi olarak; sevincin coşkuyu ve kederin burukluğu birlikte yaşanmaktadır. Gönül iklîminde bayram neş’esi ile irtihâl üzüntüleri, ters bir hassâsiyet beraberliği içindedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Esintileri, Erkam Yayınları

Akşam Ezanı

Kategori: