Evlâtlarımız bizlere ilâhî bir emanet. Onları İslâm ahlâkı üzere yetiştirebilmek, bizim için büyük bir mes’ûliyettir.
Bugün özellikle televizyon, internet ve sosyal medya vâsıtasıyla evlâtlarımızın duygu dünyaları değiştiriliyor. Anne babalara olan muhabbet, sevgi ve itaat eksiliyor. Duygularının değişmesiyle, sanki evlâtlarımız, başka dünyaların insanları hâline geliyorlar.
Anne-babanın biyolojik yakınlığı da artık bir kıymet ifade etmiyor.
Bu nedenle;
Ramazân-ı Şerîf’in rahmet ve veriminden çocuklarımızı da bol bol istifâde ettirelim.
Karada, havada ve suda yaşayan binbir çeşit mahlûkat var. Hepsi nasıl da misalsiz yaratılmış. Hepsinin nitelikleri ayrı, gıdâsı ayrı…
Yeniden evlâtlarımızı;
Unutmayalım ki; “Ağaç yaşken eğilir.”
Çünkü; “Mârifet iltifâta tâbîdir.”
‒İmâm-ı Mâlik…
Bir bahçıvan, bahçesine ve çiçeklerine çok önem gösterir.
Bizler de, gönül meyvesi olan evlâtlarımızın Kur’ân ve Sünnet nezaketinde hoşça yetişmesi için gayret gösterelim.
Hadîs-i şerîfte şöyle emrediliyor:
“Şahıs can verdiği müddet üç sayfası hâriç amel defteri kapanır.
Açık kalan amel sayfalarından biri, sadaka-i câriyedir.
Diğeri, insanların yararlanacağı bir ilimdir.
Üçüncüsü de, kendine duâ eden hayırlı bir evlâttır.” Müslim, Vasiyyet, 14
Akşam Ezanı