Süre, namazın koşullarından birisidir. İslam alimleri arasında “süre, namazın koşuludur” gerekçesiyle sürelerin teşekkül etmediği yerlerde o sürenin namazının farz olmadığını söyleyenler varsa da, namazın asıl sebebinin ilahî hitap olduğunu esas alarak, bu yörelerde namazların takdirle kılınacağını söyleyen âlimler çoğunluktadır. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 18-19 Hz. Peygamberin s.a.s. günlerin uzun olması sebebiyle sürelerin somut olarak tanımlanamadığı kıyamet öncesi günlerde namazların takdir edilerek kılınması gerektiğini belirtmesi, Müslim, Fiten ve Eşrâtu’s-sâat, 110 bu görüşe kaynaklık etmektedir. Bu hadis, sürelerin oluşmamasının namazı düşürmeyeceğini ortaya koyduğu gibi, süre oluşmayan bölge ve zamanlarda namazların, süreleri takdir ederek kılınması gerektiğini sarihçe göstermektedir. Anlaşılıyor ki ilahî hitap, Hz. Peygamberin s.a.s. sünneti ve amelî tevatür gereği tam Müslümanlar, bir günde başka bir deyişle 24 saatte 5 süre namazla mükelleftirler. Aksi hâlde kutuplarda ve kutuplara yakın bölgelerde olduğu gibi dünyanın bazı yerlerinde yaşayan Müslümanların bir kısmı altı ay gece altı ay gündüz olduğu için senede sadece beş süre namaz kılacaklardır. Şu hâlde, bir bölgede rastgele bir namazın süreyi gerçekleşmiyorsa veya bütün olarak belirlenemiyorsa, o namazın süreyi takdir edilerek başka bir deyişle namaz sürelerinin oluştuğu en yakın bölgeye kıyaslanarak kılınır.
Kaynak: Diyanet Fetva Kurulu
Akşam Ezanı