Peygamberimiz, ashâbı arasında tesânüdü kurumlaştırmıştı. Evvel muhâcirler arasında, hicretderi sonra da muhâcir ve ensar arasında «kardeşlik» ahitleri kuruluş etti.
Medineli Müslümanlar; konutlarını-barklarını Allah yolunda terk eden, îmandan taviz vermemek için hicret eden muhâcir kardeşlerine;
«İşte konutum! İşte mülküm, al yarısı senin olsun!» dediler.
Muhâcirler ise, eşsiz bir kanı hâlinde müstağnî davranarak karşılıksız değil, ancak misyon ve emek paylaşımıyla istifâde etmeyi kabul ettiler. Karşılıklı fazîlet sergilediler.
Cenâb-ı Hak sahâbenin bu güzîde gruplarını bizlere rızâsının vesilesi olarak gösterip şöyle över:
“İslâm dînine girmekte öne geçen ilk muhâcirler ve ensâr ile onlara hoşlukla tâbî olanlar var ya, işte Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah’tan râzı olmuşlardır.
Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, tabanından akarsular akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu, büyük kurtuluştur.” et-Tevbe, 100
Onların fârik niteliği dâimâ fedâkârlık ve diğergâmlıktır.
Câbir -radıyallâhu anh- anlatır:
“Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- gazveye çıkmayı murâd ettiler ve;
«–Ey muhâcirler ve ensar topluluğu! Mülkü ve akrabası olmayan kardeşleriniz vardır. Her biriniz onlardan iki veya üç bireyi yanına alsın.» buyurdular.
Aslında bizlerin de ancak bir şahıs ile nöbetleşe binebileceğimiz bir devemiz vardı. Ben nöbetleşe binmek üzere iki veya üç şahıs aldım. Benim de ancak onlardan biri gibi deveme sırayla binme hakkım vardı.” Ebû Dâvûd, Cihâd, 34/2534
Ebû Musa el-Eş‘arî -radıyallâhu anh- anlatır:
“Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e kasvet içinde bulunan biri geldiği zaman, yanındakilere döner:
«–Bu zâta dayanak ediniz, sevap kazanırsınız. Allah Teâlâ istediği şeyi Peygamberi’ne söyletir.» emrederdi.” Buhârî, Zekât, 21, Edeb, 36, 37, Tevhîd, 31; Müslim, Birr, 145
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Mecmuası, Sene: 2023 Ay: Mart, Sayı: 217
Akşam Ezanı